2025 yazı, Türkiye için ne yazık ki yalnızca sıcak hava dalgalarının değil, yıkıcı orman yangınlarının da yılı oldu. Ülkenin farklı noktalarında aynı anda çıkan yangınlar, hem doğayı hem de insan yaşamını tehdit etti. Yangınlarla mücadele sürerken, bu süreç bize iklim değişikliğiyle mücadelenin artık ertelenemez bir zorunluluk olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Orman Yangınları Nerelerde, Etkisi Ne Düzeyde?
Haziran ayının başından beri İzmir, Bursa, Karabük, Mersin ve Kahramanmaraş başta olmak üzere birçok ilimizde yangınlar arka arkaya meydana gelen yangınlar; özellikle Bursa ve İzmir’de kısa zamanda çok geniş alanlara yayıldı. Bu korkunç durum yeşile, yerleşim yerlerine, tarım arazileri ve ulaşım yollarına çok büyük zararlar vererek geri dönüşü olmayabilecek maddi ve manevi kayıplara yol açtı. Bazı bölgelerde ulaşım geçici olarak durduruldu; yüzlerce insanımız evlerinden tahliye edilirken, ormanlarda yaşayan sayısız hayvanımız da aynı şekilde evlerini kaybetti; birçok can kaybı yaşandı. Ne yazık ki yangınlardan en çok zarar gören alanlar, yoğun orman dokusuna ve kurak zemine sahip alanlar oldu.
Müdahale Süreci ve Sahadaki Zorluklar
Yangınlarla mücadele süresince, hem kara hem hava yollarıyla yoğun çalışmalar yürütüldü. Helikopterler, itfaiye araçları ve halkımız; traktörüyle çiftçisi, motoruyla kuryesi, litrelik su şişeleriyle yaya vatandaşlarımız gibi birçok gönüllü destek ekibi hem yangını söndürebilmek hem de hayvanlarımızı kurtarabilmek için canla başla seferber oldu. Yine de hava sıcaklıklarının 45°C’yi aşması ve kuvvetli rüzgarların etkisiyle alevlerin yön değiştirmesi, kontrolü zorlaştırdı. Ne yazık ki bazı bölgelerde yangın söndürme çalışmaları sırasında görevli ekiplerden can kayıpları yaşandı. Aynı zamanda ormanlık alanlardaki yaban hayatı da ciddi zarar gördü.
Neden Bu Kadar Yoğun ve Ne Yapmalı?
Uzmanlara göre bu yılki yangınların bu kadar sık ve yıkıcı olmasının ardında, iklim krizinin doğrudan etkileri var. Aşırı sıcaklık, düşük nem ve uzun süren kuraklık, ormanları adeta birer barut fıçısına çevirdi. Bunun dışında bir de insan kaynaklı ihmal ve suistimaller – açık alanda ateş yakma, yanan sigara izmaritini yere atma gibi faktörler– ya da art niyetli kimseler tarafından alınabilecek aksiyonlar büyük felaketlere zemin hazırladı. Uzun vadede, yangın önleme sistemlerinin güçlendirilmesi, orman köylerine bilinçlendirme çalışmaları yapılması ve sürdürülebilir bir orman politikası oluşturulması şart.
Doğayla Uyum İçinde Yaşamak ve Korumak Zorundayız
Orman yangınları bir süredir mevsimsel bir problem olmaktan çıkmış, sürekli tetikte olmamız gereken bir kriz başlığı halini almışken doğayı yalnızca ağaç dikmekle değil; ona zarar verecek alışkanlıklarımızı terk etmekle de mümkün. Unutmayalım: doğa bizi affedebilir, ama o kaybederse hepimiz kaybederiz.