FAR serisinin ardından gelen Herdling, aslında serinin ruhunu yeni bir bakış açısıyla yeniden yorumlayarak hayatımıza giriyor. Bu oyunda kontrol ettiğimiz araçtan çok, kontrol ettiğimiz hayvan sürüleriyle doğanın ve yolculuğun ruhunu hissetmeye odaklanıyoruz. Oyun, sessizliğin ve doğanın seslerini kullanarak, oyuncunun duygularına hitap eden sakin ve dingin bir atmosfer yaratmayı başarıyor. Yolda ilerledikçe, her adımın ve çiçek açan her bitkinin anlam kazandığı bu deneyim, bizlere farklı bir yolculuk deneyimi sunuyor. Oyunun temelinde, doğanın ritmiyle uyumlu bir şekilde hareket etmek ve bu süreçte içsel bir huzura ulaşmak yatıyor.
Herdling ve Yeni Ufuklar
Herdling‘in en dikkat çekici yönlerinden biri, kontrol ettiğimiz Calicorn adlı hayvan sürüsü. Bu hayvanlar, gerçek hayatta bulunmayan, hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan yaratıcı tasarımlara sahip. Her biri farklı kişilik ve özellikler taşırken, oyuncunun onlara olan yaklaşımı ve etkileşim biçimi oyunun atmosferini derinleştiriyor. Kontrol etmek için kullandığımız asa ile, sadece hayvanları yönlendirmekle kalmıyoruz, aynı zamanda çevre ile iletişim kurmamıza da imkan tanıyoruz. Bu iletişim, oyunun temel taşlarından biri. Çevre ile etkileşime geçtiğimizde, etraftaki doğanın ve mevcut engellerin yeni şekillerde şekillendiğini görüyoruz. Bu kısıtlı etkileşimler, oyunun yavaş tempolu yapısına rağmen, strateji ve dikkat gerektiren bir deneyim sunuyor.
Yolculuk sırasında çıkan renkli çiçekler ve farklı renklerdeki ağaçlar, oyunun görsel ve atmosferik zenginliğine katkıda bulunuyor. Mavi renkli çiçekler ve bunlara entegre edilen NOS efekti, oyunun hızlanma ve enerji temasıyla uyumu içindeki özgün bir detay. Bu özellik, arabanın nitro kullanımı gibi, sürücünün hızını ve enerjisini artırıyor. Bu noktada, oyunun temel mekanikleri çoğu zaman yavaş ilerlese de, bu hızlandırma anları, oyuncunun ruh halini ve oyunun akışını değiştiren önemli anlar haline geliyor. Aynen FAR serisinde olduğu gibi, yavaş ilerlemeye alışmışken, aniden hızlanmak ve çevreyle etkileşimi artırmak, oyunun en keyifli yanlarından biri.
Ancak, oyunun en büyük sorunlarından biri, sınırlı çeşitlilik ve yenilik eksikliği. Konsept gereği zaten derinlik ve katmanlar eklemesi zor olan oyunda, daha radikal ve şaşırtıcı mekaniklere yer verilmemiş olması, deneyimi zamanla monotonlaştırıyor. Kamp kurma ve nesne toplama gibi temel aktiviteler var olsa da, bunlar oyunun ritmini ve hikayesini ilerletmek yerine, var olan mekaniklerin tekrarı oluyor. Örneğin, odun toplamak ve ateş yakmak gibi basit görevler, oyunun bütünlüğüne katkıda bulunuyor mu, onu sorgulamak gerekebilir. Bu noktada, hayvanları kullanarak bulmaca çözmek veya çeşitli platform öğeleri ekleyerek oynanışın zenginleştirilmesi beklenirken, bu unsurlar mevcut değil. Böylece, oyunun temel yapısı birkaç saatlik bir deneyim olarak kalıyor ve uzun vadede hatırlanması zor oluyor.
Kontrol ve etkileşim açısından, çoğu zaman hayvan sürüsünün kontrolü rahat olsa da, zaman zaman yer dışına çıkma ve kontrol dışı hareketler de yaşanıyor. Bu durumlardan dolayı, bazen hayvanlar kontrol dışına kayıp, sürüden uzaklaşabiliyor veya gereksiz yere tehlikeli bölgelere girebiliyorlar. Buna rağmen, çoğu durumda hayvanlar oyuncunun komutlarına itaat ediyor.
Ayrıca, çevresel sebeplerden veya kuş gibi düşman varlıkların saldırılarından dolayı hayvanların ölmesi mümkün. Bu durum, oyunun zorunlu bir parçası olup, oyuncu için stres kaynağı olmaktan çok, oyunu daha taktiksel hale getiriyor. Ölüm gerçekten oyunun hikayesine veya deneyimine olumsuz bir katkı sağlamıyor, aksine, yeni başlangıçlar ve hatalar yoluyla oyuna farklı bir boyut katıyor. Yine de, isimlendirilmiş hayvanların ve eşyaların kaybolması, sürüyle bağ kurmamıza engel oluyor ve kayıplar, biraz üzücü bir duyguyla karşılanıyor. Bu noktada, ruhun sürekli hayvanların içinde dolaşması ve onların gözünden dünyayı görme deneyimi ise, güzel ve etkileyici bir detay olarak dikkat çekiyor.
Oyunun temel odağı, yolculuk boyunca hissettiğimiz duygulara dayanıyor. Okomotive, bu seride yaptığı gibi, oyuncuyu manzaralar ve atmosferle bütünleştirerek, görsel ve işitsel öğelerle duyguları uyandırmaya çalışıyor. Bu anlamda, doğa ve keşif teması, oyunun ana çekim noktası. Oyun, sıradan bir hikaye anlatımı yerine, soyut ve şiirsel bir anlatım dili kullanıyor. Yolda karşılaşılan resimler ve küçük detaylar, oyuncuya kendi yorumunu yapma imkanı sunuyor. Kendine özgü bir anlatım tarzıyla, çok fazla diyalog veya net bir hikaye olmadan, oyunun mistik ve sakin atmosferi korunuyor. Sonuçta, bu oyunu, klasik anlamda bir hikaye veya macera oyunu olarak değil, duygusal bir deneyim ve içsel bir yolculuk olarak değerlendirmek daha doğru olur.
İşte bu noktada, Herdling’i farklı yapan detaylar ve eksiklikler bir araya geliyor. Bu üçüncü oyunda, Okomotive’un kullandığı formül belli; sakinlik, doğa ve keşif. Ancak, bu formül artık alışılmış ve yeniliğe kapalı hale gelmiş durumda. Deneme ve risklerin sınırlılığı, oyunun biraz daha derinleşmesini engelliyor. Belki de, yakın gelecekte, oyuna yeni mekanikler, farklı dinamikler veya hikaye katmanları eklenerek, bu format daha da zenginleştirilebilir. Mesela, hayvanlara karşı bilinçli bir savaş ya da farklı karakterler ve olaylar eklenerek, oyunun tekrar tekrar oynanabilirliği artırılabilir.
Ayrıca, düşman kuşlar yerine, kapitalist düzeni sembol eden yapılar veya konseptler eklenerek, oyunun mesajı daha güçlü hale getirilebilir. Yerin altında gizli kalmış ve gizemli bir hayvanla karşılaşma fikri de, bu tarz bir anlatımda gerçekten ilgi çekici olabilir. Bu tür yenilikler, oyuncuların ilgisini canlı tutabilir ve Herdling’i sadece kısa soluklu bir deneyim olmaktan çıkarıp, hafızalarda kalıcı bir eser haline dönüştürebilir.
Dağ, bayır, ormanlar ve geniş açık alanlar üzerinde uzun yolculuklar yapmak güzel. Ancak, bu deneyimin uzun vadeli hatırlanabilirliği ve etkisi, oyunun sınırlarını belirliyor. Bir yıl sonra, Herdling hakkında çok az şey hatırlayacağım. Bu da, onun 2025’in bir oyunu olarak kalmasını engelleyen en önemli faktörlerden biri. Yine de, bu sakin ve huzurlu dünya, zaman zaman bize içsel bir mola ve rahatlama imkânı sunuyor. Sonuç olarak, Herdling, oyun severlere farklı bir keşif ve keşif ruhu aşılayan, deneysel ve sakin bir oyun,” diye özetlenebilir.
