7 Eylül 2025 günü CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanması kararının ardından CHP İstanbul İl binası önünde patlak veren protestolar, Türkiye’nin siyasi gündemini sarsmaya devam ediyor. Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe’de gerçekleştirilen Kabine Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, mahkeme kararlarını tanımamanın (?) hukuk devletine meydan okumak olduğunu vurgularken, sokakların karışmasına izin verilmeyeceğinin altını çizdi. Bu yazıda, Erdoğan’ın açıklamalarının arka planını, protestoların dinamiklerini ve siyasi yankılarını ele alıyoruz.

Kayyum Kararı ve Protestoların Fitili
İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP İstanbul İl Yönetimi’ni görevden alarak Gürsel Tekin’i kayyum olarak atama kararı, 7 Eylül 2025’te büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi . Karar, CHP’liler ve farklı görüşlerden birçok vatandaş tarafından “siyasi bir müdahale” olarak yorumlandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Atatürk’ün evine sahip çıkın” çağrısının üzerine de, haksızlığa hukuksuzluğa sesini çıkarmak isteyen yüzlerce vatandaş, il binası önünde toplanarak polis barikatlarını aşmaya çalıştı. “Aç, aç barikatı aç” ve “Sarayın değil, halkın polisi ol” sloganlarıyla protestolar büyürken, polis müdahalesi gerginliği tırmandırdı. Bu olay, mahkeme kararının siyasi boyutlarını ve toplumsal tepkileri öne çıkardı.
Erdoğan’ın Mesajı: Hukuk ve Düzen Vurgusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası yaptığı konuşmada, CHP’nin mahkeme kararına tepkisini sert bir dille eleştirdi. “Mahkemeyi tanımıyorum demek, hukuka kafa tutmaktır. Sokakların karışmasına asla izin vermeyiz,” diyerek hukuk (?) devletinin önemine vurgu yaptı. Erdoğan, protestoların “milletin huzurunu bozma girişimi” olduğunu savunurken bir de adaletin tecelli edeceğini (?) ifade etti. Ayrıca, savunma sanayi ve nükleer enerji gibi ulusal projelerle ilgili çeşitli açıklamalarda bulunarak, CHP’nin tutumunu “ciddiyetsiz” olarak nitelendirdi. Bu açıklamalar, hükümetin protestolara karşı sert bir duruş sergileyeceğinin sinyalini verdi.
Toplum ve Siyaset Arasında Gerilim
Erdoğan’ın açıklamaları ve protestolara polis müdahalesi, Türkiye’deki siyasi kutuplaşmayı bir kez daha gözler önüne serdi. CHP’den gelen tepkiler, kararı “milli iradeye darbe” olarak nitelendirirken, sosyal medyada olaylar geniş yankı buldu. X platformunda, bazı kullanıcılar hükümetin ablukasını “baskıcı” olarak eleştirirken, diğerleri Erdoğan’ın hukuk vurgusunu destekledi. Protestolar sırasında yaşanan arbedeler, vatandaş-polis ilişkilerindeki gerilimi artırdı. Bu olaylar, Türkiye’nin hukuk devleti anlayışı ve demokratik protesto hakkı üzerine yeni bir tartışma başlattı, siyasi atmosferin önümüzdeki günlerde daha da hareketleneceğine işaret ediyor. Unutmamak gerekir ki, halkın iradesi satın alınamaz ve tercihi hükümetin atadıkları değil, özgür iradenin seçtikleri olacaktır.
Gündeme dair diğer yazılarımıza bu linkten göz atabilirsiniz.