Diyanet TV’de yayın yapan Günün Bereketi isimli programda yazar Hatice Ebrar Akbulut’un kullandığı “Allah baba” ifadesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı harekete geçirdi. Yapılan açıklamada bu sözün tevhid (birlik) ilkesine aykırı olduğu vurgulanarak, sorumlular hakkında yasal süreç başlatıldığı ve program kaydının YouTube’dan kaldırıldığı bildirildi. Söz konusu ifade, iman esaslarıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle yayın prensiplerine uygun bulunmadı.

Sözün Yarattığı Tepki ve Resmi Açıklama
6 Ağustos’ta yayımlanan programda, Akbulut bir öykü üzerinden “Allah babadan istersen verir” anlamına gelen bir ifade kullandı. Bu, sosyal medyada kısa sürede tepki topladı ve izleyiciler arasında geniş bir tartışma başlattı. Ardından Diyanet İşleri Başkanlığı, tevhid inancına aykırı olarak değerlendirdiği bu ifadenin kabul edilemez olduğunu belirtti. Başkanlık, “Allah doğmamıştır, doğurmamıştır; eşi, benzeri ve ortağı yoktur” sözleriyle inancın temel esaslarını hatırlattı.
Yayının Geri Çekilmesi ve Sorumlulara Süreç Başlatılması
Yaşanan gelişmeler sonrasında, ilgili programın YouTube üzerindeki kaydı yayından kaldırıldı. Diyanet’ten ise “sorumlular hakkında gerekli işlemler başlatıldı” açıklaması yaptı. Bunun sadece medya kontrolü olarak değil, aynı zamanda din eğitimi ve yayın politikalarının ciddi şekilde değerlendirildiğine dair resmi bir refleks olarak görülmesi bekleniyor.
İslam İnanç Mimarisi ve Yayın İlkeleri Üzerine Düşünceler
Bu yeniolayla beraber dinî yayınların hassas dengesi ve yakın zamanda çeşitli skandallarla gündeme gelen Diyanet’in ismi yeniden gündeme taşıdı. “Allah baba” gibi mecazi diller dini hassasiyetlerle çatışınca resmî kurumların müdahalesi kaçınılmaz oldu. Yayıncı kurumun, inanç esaslarıyla medya dili arasında uyum sağlamaya çalışırken, “duyarlı olması gerektiği” mesajı öne çıktı. Ayrıca, bu gelişme izleyiciler için de bir hatırlatma oldu: Dinî içerikli medyalarda ifade özgürlüğü, inanç sınırlarında dengelenmeli.
Genel Değerlendirme
Diyanet TV’deki “Allah Baba” ifadesinin olay yaratmasıyla, kurumun ‘anında ‘hızlı’ müdahalesi sorumlular hakkında inceleme başlattı ve yayını platformdan kaldırdı. Bu, dinî yayınlarda ifade hassasiyetinin ne kadar titizlikle korunmasının beklendiğini gösteren güncel bir örnek oldu. İslam’ın temel inanç dinamiklerini koruma niyetiyle yapılan müdahale, medya etiği ve dinî semtimler adına ‘güçlü bir duruş’ olarak kayıtlara geçti. Tabii yine de Diyanet’ten beklenen performans yalnızca medya kontrolü olmaktan ziyade daha çok adının gündeme geldiği skandalların ortadan kaldırılarak, bütçesini iş tanımına uygun aksiyonlarla harcaması olacaktır.