22 Ağustos 2025 günü beyaz perdeye taşınan, Alex Russell’ın ilk uzun metrajlı filmi Lurker, sinema dünyasını adeta sallıyor. Théodore Pellerin, Archie Madekwe, Humphrey Ker ve Jona Xiao’nun başrollerde yer aldığı bu psikolojik gerilim, Los Angeles’ta bir perakende çalışanının yükselen bir müzik yıldızının çevresine sızmasını anlatıyor. Obsesyon, sınıf farkı ve sosyal medya çağının yalnızlığını işleyen film, ön gösteriminde “sarsıcı ve orijinal” yorumları aldı ve 7.1/10 IMDb puanıyla dikkat çekiyor.


Lurker’da Hikaye: Yeni Graal’ın Peşinde
Lurker, yalnız bir butik çalışanı Matthew’un (Théodore Pellerin) popüler müzisyen Oliver’la (Archie Madekwe) karşılaşmasını ve onun çevresine sızmasını konu alıyor. Matthew, “Herkesle aynı şeyi istiyorum, ama ben daha çok istiyorum” felsefesiyle, Oliver’ın “crib”ine erişmek için kurnazca hareket eder. Yalnızlık ve sınıf farkı temaları, gerilimi tırmandırır. Sosyal medya platformlarında filmin “Saltburn’ün daha gerçekçi bir versiyonu” olduğu yönünde yorumlar yazıldı. Hikaye, obsesif hayranlığın sınırlarını zorlayarak izleyiciyi rahatsız edici bir yolculuğa çıkarıyor.
Oyuncular: Manyetik Performanslar
Théodore Pellerin, Matthew rolünde kırılganlık ve saplantıyı ustalıkla yansıtıyor; eleştirmenler, performansını “kariyerinin zirvesi” olarak nitelendirdi. Archie Madekwe, Oliver olarak karizmatik ve uzak bir yıldızı canlandırırken, Humphrey Ker’in menajer Shai’si filmin gerilimini artırıyor. Jona Xiao ve diğer yan oyuncular, hikayeye katman katıyor. TIFF seyircileri, Pellerin’in “manyetik” enerjisini övdü. X platformu üzerinden kimi kullanıcılar Madekwe’nin soğukluğu ve Pellerin’in hırsının mükemmel bir kontrast yarattığı yönünde yorumlarda bulundu. Kadro, filmin duygusal yoğunluğunu zirveye taşıyor.
Yapım ve Eleştiriler: Debut Bir Başyapıt
Bir Mubi çalışması olan Lurker, Pat Scola’nın sinematografisi, Los Angeles’ın renkli görüntülerini Kenny Beats’ın synth müziğiyle birleştiriyor. IMDb’de 7.1/10 puan alan film, Rotten Tomatoes’ta tomotoemeter‘da aldığı %85lik taze puanıyla övgülere boğuldu diyebiliriz. Eleştirmenler, yavaş temposunu eleştirse de, karakter gelişimini “derin ve öngörülemez” buldu. X’te kullanıcılar, filmin “The Bear” ve “Beef” gibi dizilerden izler taşıdığını tartıştı. Russell’ın yönetmenliği, obsesyonun karanlık yönlerini işleyerek sinemaya taze bir soluk getiriyor.
Film künyesi için tıklayabilirsiniz 🙂
Sinemaya dair diğer yazılarımıza da bu linkten bir göz atabilirsiniz 🙂