2025’in en çok konuşulan filmlerinden biri: Materialists. Sadece göz alıcı bir romantik komedi değil, aynı zamanda modern dünyanın karmaşasında insanın kendisiyle ve çevresiyle olan bağını sorgulatan bir yapıt. A24’ün imzasını taşıyan, Celine Song’un yazıp yönettiği bu film, tüketim kültürünün, yüzeysel ilişkilerin ve bireysel yalnızlığın gölgesinde derin bir yolculuğa çıkarıyor izleyiciyi. Ama bu filmi unutulmaz kılan, şüphesiz Pedro Pascal’ın performansı.

Pascal, bu hikâyede sadece bir karakteri değil, hepimizin içindeki çatışmaları, maddi dünyanın cazibesiyle anlam arayışı arasındaki o tanıdık sıkışmışlığı canlandırıyor. Materialists, modern ilişkilerin inişli çıkışlı dünyasında geçen bir hikâye. Pedro Pascal, filmde zengin, karizmatik ama bir o kadar da karmaşık bir iş insanını oynuyor. Onun karşısında, Chris Evans’ın hayat verdiği eski sevgiliyle yaşanan romantik çekişme, filmin hem eğlenceli hem de dokunaklı tonunu belirliyor.
Pascal’ın karakteri, dışarıdan bakıldığında her şeye sahip gibi görünse de, iç dünyasında maddi başarıların ötesinde bir anlam arıyor. Filmin gücü, yalnızca zekice yazılmış diyalogları ya da etkileyici görselliği değil; Pascal’ın performansıyla hayat bulan o insanî derinlik. Karakterinin tüketimle dolmaya çalışan boşluğunu, küçük bir bakışla ya da sessiz bir anda öyle gerçekçi yansıtıyor ki, izlerken kendi hayatınızdaki “gerçek” olanı sorgulamaya başlıyorsunuz. Pascal, Materialists’te bir yandan modern insanın çaresizliğini, diğer yandan ise umutla tutunma çabasını hissettiriyor.
Pedro Pascal’ı zaten The Mandalorian’da maskesinin ardındaki duyguları hissettiren bir kahraman, The Last of Us’ta ise yorgun ama sevgi dolu bir baba figürü olarak sevmiştik. Materialists’te ise o hem kurban hem de kendi hikâyesinin yaratıcısı olan bir adamı canlandırıyor. Karakterinin maddi dünyanın ışıltılı tuzağına kapılmış hali, aynı zamanda o ışıltının ardındaki boşluğu arayışı, Pascal’ın incelikli performansıyla unutulmaz bir deneyime dönüşüyor. Materialists, sizi sadece bir aşk hikâyesine değil, kendi değerlerinizi, arzularınızı ve varoluşunuzu yeniden düşün etmeye davet ediyor. Pedro Pascal’ın bu filmdeki performansı, sizi ekranın ötesine taşıyıp kendi içinize bakmaya zorluyor.
Eğer maddenin gölgesinde kalmış duyguların, bastırılmış hayallerin ya da gerçek bir bağ kurma çabasının peşine düşmek isterseniz, bu film tam size göre.