Türkiye’nin tarihi ve doğal mirası, rant odaklı politikalar nedeniyle büyük bir tehdit altında. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, vatandaşın vergileriyle inşa edilen köprüleri satmayı planladığı bir dönemde, diğer bakanlıklar da sit alanlarını “rezerv alan” statüsüne çevirerek imara açıyor. Tarihi yapılar, tarım arazileri ve su havzaları, yapılaşma baskısı altında eriyor. İstanbul’un Kadıköy ve Göktürk gibi bölgelerinde halk, bu talana karşı hem sokakta hem de mahkemelerde mücadele ediyor.

Sit Alanları Ranta mı Dönüşüyor?
Turizm Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ortaklaşa yürüttüğü politikalar, sit alanlarını “rezerv alan” ilan ederek imara açıyor. Bu alanlar, tarih, doğa ve tarım açısından koruma altında olmalarına rağmen, lüks konut ve ticari projeler için feda ediliyor. İstanbul’daki Moda Bostanı’nda 11 Eylül’de başlayan halk protestoları, bu duruma bir tepki olarak ortaya çıktı. Benzer şekilde, Mimar Sinan’ın tarihi Uzun Kemer’i ve çevresindeki su havzasını kapsayan 60 bin metrekarelik tarım arazisinin imara açılması, Göktürk ve Kemerburgaz sakinlerini harekete geçirdi. Bölge halkı, bu planların sit alanlarında afet güvenliği değil, rant odaklı olduğunu vurguluyor ve dava süreçleriyle direniyor.
Kemer Country: Yapılaşmanın Tetikleyici Noktası
Göktürk’teki yapılaşma, Kemer Country projesiyle hız kazandı. Demirören Grubu’nun borçlarına karşılık Ziraat Bankası’na devredilen Kemer Country golf sahaları, bölgenin doğal dokusunu tehdit eden bir dönüm noktası oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı dava sonucu, 2023’te İstanbul 6. İdare Mahkemesi bu alandaki imar planlarını iptal etse de, yeni planlarla yapılaşma baskısı sürüyor. Vatandaşlar, tarım alanlarının ve su havzalarının rant için yok edilmesine, aynı zamanda deprem riskine karşı toplanma alanlarının azalmasına karşı çıkıyor.
Halkın Direnişi: Sokak ve Mahkeme Mücadelesi
Kadıköylülerin Moda Bostanı için sokağa dökülmesi ve Göktürk-Kemerburgaz sakinlerinin Uzun Kemer çevresindeki imar planlarına karşı dava açması, halkın kararlılığını gösteriyor. Göktürk sakinleri, “Bakanlık, bu bölgeyi afet riskine karşı güvenli alanlar oluşturmak yerine, lüks konut ve ticari alanlar için kullanıyor. İstanbul Valiliği’nin mülkiyetindeki alanlar ve Maliye hazinesi, rant odaklı imar planlarına kurban ediliyor,” diyerek tepkilerini dile getiriyor. Bu mücadele, Türkiye’nin doğal ve tarihi mirasını koruma çabalarının bir yansıması olarak öne çıkıyor.
Gündeme dair diğer yazılarımıza bu linkten göz atabilirsiniz.