Suriye’nin yıllardır süren savaş ve siyasi kriz ortamında, farklı inanç ve etnik grupları temsil eden azınlıklar Haseke’de tarihi bir toplantıda bir araya geldi. Yaklaşık 400 delegenin katıldığı buluşmada ortak ses, “Tek merkezden yönetilen devlet anlayışı sona ermeli, yerine halkın kendi geleceğini belirleyebildiği çoğulcu ve yerinden yönetim sistemi gelmeli” oldu.

Çoğulcu Suriye İçin Ortak Vizyon
Kürtlerin kontrolündeki Haseke kentinde düzenlenen konferansta Aleviler, Dürziler, Hıristiyanlar ve diğer azınlık gruplar, yeni bir Suriye anayasasında kültürel, dini ve etnik çeşitliliğin garanti altına alınması gerektiğini vurguladı. Katılımcılar, bu anayasanın sadece metinlerde kalmaması, günlük yaşamın her alanına yansıması gerektiğinin altını çizdi. Eylül ayında yapılacak seçimler ve ardından planlanan anayasa değişiklikleri, bu yeni vizyonun hayata geçmesi için kritik adımlar olarak görülüyor.
Şiddete ve Baskıya Karşı Net Mesaj
Toplantıda en çok öne çıkan konulardan biri, Şam yönetimine bağlı milislerin azınlıklara yönelik saldırıları oldu. Katılımcılar bu eylemleri “insanlığa karşı suç” olarak tanımladı. Alevi dini lider Ghazal Ghazal, aşırı ideolojilerin toplum üzerinde baskı kurma çabasını sert bir dille eleştirirken; Dürzi lider Hikmat El-Hijri, “Farklılıklar bizi bölen değil, bir arada tutan değerlerdir” sözleriyle çoğulculuğun önemini vurguladı. Bu söylemler, Suriye’nin geleceği düşünüldüğünde etnik ve dini barışın anahtarı olarak kapsayıcı politikalar olduğunu hatırlatmakta.
Uluslararası Tepkiler ve Olası Etkiler
Oturumdan sonra ABD ve Avrupa Birliği, etnik grupların kendi kimliklerini korumalarına izin verecek demokratik bir Suriye vizyonuna destek vereceklerini ifade etti. ABD Dışişleri Bakanlığı, bu yeni girişimden “Suriye’de kapsayıcı bir geçiş süreci için umut verici bir adım” olarak bahsetti. Avrupa Parlamentosu’ndan ise kimi isimler Haseke’de dile getirilen önerilerin yeni anayasa görüşmeleri için dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.
Bölgedeki güç dengeleri açısından ise Rusya ve İran temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Moskova ise merkezi yönetimin yetkilerine gem vuracak her türlü stratejiyi şüpheyle karşılıyor. Tahran’a göre de, azınlıkların güçlenmesinin kendi bölgesel etkisini sınırlayabileceği endişesi mevcut. Türkiye’nin yaptığı açıklama ise, “Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı, ancak halkın iradesine saygı gösterilmeli” vurgusu ile kendini gösterdi.
Genel Değerlendirme
Haseke’deki bu toplantı, Suriye’nin savaştan sonraki günleri için güçlü bir siyasi ve toplumsal mesaj taşımakta. Azınlıkların ortak vizyonu, merkeziyetçi anlayışa alternatif bir yönetim modeli görülüyor. Eğer bu çağrılar karşılık bulur ve hayata geçirilirse, Suriye sadece çatışmaların değil, uzun yıllar süren güvensizlik ikliminin de geride kaldığı yeni bir döneme girebilir. Uluslararası destek ve diplomatik baskı, bu sürecin kaderini belirleyecek en önemli etkenler arasında yer alıyor.